Av. Melis Ünlütepe
GİRİŞ
Ceza yasamızın 158/2 maddesinde, devlet memuruna yakınlık iddiasıyla
menfaat sağlanması suçu yaptırım altına alınmıştır. Bu madde, bir kimsenin, resmi
meclis üyelerinden veya Devlet memurlarından biri yanında hatırı sayıldığını veya
onlarla ilişkisi bulunduğunu iddia ederek yapacağı aracılığın karşılığında veya
himayesinden dolayı memura verilmek bahanesiyle, kendisi veya başkası hesabına
para veya sair menfaat alması, kabul etmesi veya bunların verilmesine vaad alması
olarak düzenlenmiştir.
Madde, kaynak İtalyan Ceza Yasasının 204. maddesinden alınmıştır. Maddede
düzenlenen suç ile korunmak istenen yarar kamu idaresinin şeref ve saygınlığıdır. Bu
suçun yaygınlaşması, vatandaşlarda idare mekanizmasına karşı şüphe ve güvensizlik
oluşmasına sebep olacaktır. Aynı zamanda dürüst memurların rüşvet aldığı kanısının
oluşmasına da yol açacaktır1
. Bu suretle aldatılan ve maddi zarara uğratılan kişiler de
bu suçtan zarar gördüğünden, bu suç birden çok hukuki yararı korumaktadır2
.
İdare hukukundaki değişimler, ekonomik gelişmeler ahlak anlayışı bu suçun
artmasının sebepleridir. Kamu idaresinde, idari kurumlar aleyhine şüphe yaratan he
olay bu suçun yayılmasını kolaylaştıracaktır. Ayrıca keyfi yapılan her hareket de suçun
işlenmesine fırsat oluşturur3
.
- MADDE METNİ
Kamu görevlileri ile ilişkisinin olduğundan, onlar nezdinde hatırı sayıldığından
bahisle ve belli bir işin görüleceği vaadiyle aldatarak, başkasından menfaat temin eden
kişi, yukarıdaki fıkra hükmüne göre –iki yıldan yedi yıla kadar hapis ve beşbin güne
kadar adli para cezasına hükmolunur- cezalandırılır4
. - SUÇUN FAİLİ
1
Kunter, Nurullah. Mahkeme İçtihatları, İ.Ü. Hukuk Fakültesi Mecmuası, Y: 1949, c.XV, İstanbul,
s.400
2
Yargıtay CGK E:2002/4-89 K:2002/221 T:26.03.2002 (Yargıtay Kararları Dergisi, c.28, S.9, Eylül
2002, s.1396 vd.)
3
M. Jean Chevallier (Baha Arıkan çevirisi). Başkalarına İntisap İddiasiyle Menfaat Temini, Adliye
Ceridesi, Y:1937, S.6, s.452 vd.
4
Madde 26.07.2004’ten önce; “Her kim olursa olsun resmi meclisler azasından yahut Devlet
memurlarından biri nezdinde hatırı sayıldığını yahut onlarla münasebeti bulunduğunu iddia ederek
haklarında vuku bulacak tavasssuta medarı teşvik yahut mükafat olmak üzere yahut aza veya
memurun himayesine mukabil onlara verilmek veya onlara verilmesi lazım gelen hediye veya mükafata
sarf olunmak bahanesiyle kendi yahut başka bir kimse hesabına para veya sair menfaat alır veya kabul
eder veya bunların verilmesine vaad alırsa bir seneden beş seneye kadar hapis olunur ve otuz bin
liradan az olmamak üzere temin veya vaad olunan menfaatin üç misli ağır para cezası alınır.
Fail milletvekili veya siyasi parti kademelerinde fiili vazife almış olduğu takdirde yukarıdaki cezalar üçte
birden yarıya kadar arttırılarak hükmolunur. Ayrıca faile amme hizmetlerinden mahrumiyet cezası da
verilebilir.
Fail, Devlet memurlarından ise cezasına müebbeten memuriyetten mahrumiyet cezası ilave olunur.
NÜFUZ TİCARETİ SUÇU
Av. Melis Ünlütepe
Fail, Devlet memurlarından biri yanında hatrı sayıldığını veya onlarla ilişkisi
bulunduğunu ileri sürerek, Devlet dairesindeki işi, iş sahibinin arzusuna uygun şekilde
yaptıracağı vaadiyle, bu kimseden para veya sair menfaat sağlayan kimsedir5
.
Madde metninde “kişi” denildiğine göre, failde bir özellik aranmamaktadır. Bu
durumda suçun faili herkes olabilecektir. Maddenin eski şeklinde, son fıkrada, suç
failinin Devlet memuru veya milletvekili olması hali cezayı arttıran bir sebep olarak
düzenlenmiştir. Fail avukat ise, 295. Madde hükmü tatbik olunmakta idi. Zira maddede
müdafiin nüfus ticareti ayrıca düzenlenmekteydi.
Sözkonusu suçta iradeleri birbirine uygun iki taraf mevcuttur. Bunlardan ilki,
Devlet memuru yanında hatırı sayıldığını yada onlarla ilişkisi bulunduğunu iddia ederek
bu suretle menfaat teminine kalkışan kişidir. Diğer taraf ise, işinin isteğine uygun
şekilde yapılması için ilk şahsı aracı olarak kullanmak isteyip, bu amaçla ona para veya
sair menfaat sağlayan veya vaad eden kimsedir6
. İş sahibi, nüfuz ticareti suçunda
daima aldatılmış, saf kimse değildir, zira meşru olmayan bir fiile ortak olmuş bir
kimsenin iyi niyetli olmasına imkan yoktur7
. İş sahibinin cezalandırılıp
cezalandırılmayacağı sorunu İtalyan yazarlarca tartışılmıştır. İtalyan doktrininde bu
suça “duman ticareti (venditori di fumo)” denilmektedir ve kebap yerine duman alanın
iyiniyetli olmamasına rağmen, bir hileye kurman gittiği ve suçun mağduru sayılması
gerektiği söylenmiştir8
. Bizim kanunumuzda da iş sahibine bir ceza verileceği
öngörülmemiştir. Bu suretle suçun ortaya çıkması kolaylaştırılmış olacaktır. Ayrıca,
devlet memuru durumdan haberdar değildir ve görevini kötüye kullanmamıştır,
dolayısıyla iş sahibinin bir suç işleme kararı ile hareket etmiş olması cezalandırılması
için yeterli olmayacaktır. Zira sadece suç kararına ceza verilmez9
.
- MADDİ UNSUR
Suçun maddi unsuru, failin resmi meclis üyeleri veya Devlet memurlarından
birinin yanında hatırı sayıldığı veya onlarla ilişkisi bulunduğu iddiası ile, kendisi veya
başkası için para veya sair menfaat almış, kabul etmiş veya bunların verilmesine vaad
almış olmasıdır. Menfaatin sağlanmasında ayrıca hile ve aldatma kullanılması gerekli
değildir, zira diğer tarafın her zaman iyi niyetli olduğundan bahsedilemez10
.
3.1 Devlet Memuru Yanında Hatırı Sayıldığı veya Onunla
İlişkisi Bulunduğu İddiası11
Bu iddia cürmün en önemli unsurudur. Yargıtay kararlarında da bu unsurun
altı sıklıkla çizilmiştir12
.
5
Çağlayan, Muhtar. Devlet Memurlarına İntisab İddiasiyle Menfaat Temini Cürmü, Ankara
Barosu Dergisi, Y:13-1956, S.3, a.153
6
Çağlayan, Muhtar; Kıyak, Fahrettin ve Şenel, Cebbar. Devlet İdarsi Aleyhine CürümlerMemurun Muhakemet Kanunu, Işık Matbaası, Ankara:1960, s.246
7
Ererm, Faruk. Türk Ceza Kanunu Şerhi Özel Hükümler II, Seçkin Yayınevi, Ankara:1995, s.1488
8
Kunter, Nurullah. Mahkeme İçtihatları, İ.Ü. Hukuk Fakültesi Mecmuası, Y:1949, c:XV, İstanbul,
s.402
9
Erem, Faruk. Nüfuz Ticareti, Ankara Barosu Dergisi, Y:13-1956, S.6, s.369
10 Erem, Faruk. Devlet İdaresi ve Amme Nizamı Aleyhine Cürümler, Ankara:1959, s.133
11 Fransız Ceza Kanununun 177/5. maddesinde “kamu hizmetini ellerinde tutanlar nezdinde tavassutta
bulunacağını vaadederek…”denilmektedir. (M. Jean Chevallier, a.g.m.)
NÜFUZ TİCARETİ SUÇU
Av. Melis Ünlütepe
Burada nüfuzundan yararlanılan ya bir Devlet memuru yada resmi meclis
üyelerinden birisidir. Ceza yasası uygulamasında memur, yasamasal, yönetsel veya
yasal bir kamu görevini, devamlı veya geçici, ücretli veya ücretsiz, ihtiyari veya
mecburi, Devlet veya her türlü kamu kurumlarından olması fark etmeden yapan
kimsedir13
.
Resmi meclislerle kasdedilmek istenen ise, Türkiye Büyük Millet Meclisi de
dahil olmak üzere diğer resmi meclislerdir. Resmi meclis üyelerinin memur
sayılmalarına imkan yoktur. Burada memur sayılıp sayılmayacağı tartışmalı olanlar
yanlızca milletvekilleridir. Kaynak yasa hazırlanırken, milletvekillerinin esasen idari bir
tasarrufta bulunmaya yetkileri olmadığından bahisle bunların maddeye dahil
edilmemesi gerektiğini savunanlar olmuştur, ancak buna karşın milletvekilleri ifadesi
maddeye konulmuştur14. TCY açısından da milletvekilleri ve 1961 Anayasası
döneminde senatörler yasamasal bir kamu hizmeti gören müstahtemlerdir15. Bakanlar
da memurdur.
Burada dikkat edilecek konu, Devlet memurunun bu işten haberi
olmamasıdır. Devlet memurunun söz konusu işi yapmaya yetkili olup olmaması suç
açısından önem taşımamaktadır ki hatta, fail memura görevini suistimal ettirmek
suretiyle işi yaptıracağını söyleyerek dahi suçu işleyebilir. Aza veya memurun isminin
veya işgal ettiği mevkiin belirtilmesi şart değildir
- Hatta o memurun gerçekten olup
olmadığı dahi önemli değildir, ancak nüfuzundan faydalanılacak kişinin memur veya
resmi meclis azası olması gereklidir17. Fakat nüfuzlu kişilerin yardımını sağlamak
bahanesi karşılığında para alındığı her durumda suç oluşmayacaktır18
.
Suçun kanuni unsurlarının oluşması için Devlet memuru ile fail arasında
bulunduğu iddia edilen ilişkinin mevcut olması şart değildir ve bunu aramaya da gerek
yoktur19
.
3.2 Yapılacak Aracılık Karşılığı veya Memurun Himayesine
Karşılık Menfaat Sağlama Bahanesi
12 “278. Maddedeki suçun tekevvünü için, memura verilmek bahanesi ile para alınması kafi olmayıp,
paranın memur nezdinde hatırı sayıldığını yahut onlarla münasebeti bulunduğunu iddia ederek alınmış
olması…”4.CD, 5.5.1955, 184/8802; 5.CD, 4.3.1949, 12/662(Öztürk, Nejat. Türk Ceza Kanunu Şerhi
ve Tatbikatı II, 2. Baskı, Filiz Kitapevi, İstanbul:1970, s.38); 4.CD, 13.12.1973, 3366/3650; 5.CD,
14.10.1975, 2532/2602; 4.CD, 2.2.1988, 180/622; 4.CD, 13.12.1991, 7640/886 (Güngör, Mehmet,
s.397 vd.)
13 Gözübüyük, A. Pulat. Devlet Memurlarına İntisap İddiasiyle Menfaat Temini, Adalet Dergisi,
Y:1977, S.1-2, s.32
14 Majno. Ceza Kanunu Şerhi II, Yargıtay Yayınları, Ankara:1978, s.228
15 Artuk, Mehmet Emin; Gökçen, Ahmet ve yenidünya, Caner. Ceza Hukuku Özel Hükümler,
4.Baskı, Turan Kitapevi, Ankara:2003, s.262
16 Erem, Faruk. Devlet İdaresi ve Amme Nizamı Aleyhine Cürümler, Ankara:1959, s.134; CGK,
10.02.1986, 404/46 (Yaşar, Osman, s.386)
17 Yaşar, Osman. Uygulamada ve Öğretide Asliye Ceza Davaları, 1. Baskı, Adil Yayınevi, 1994,
s.385
18 Erem, Faruk. Nüfuz Ticareti, Ankara Barosu Dergisi, Y:13-1956, S.6, s.367
19 Çağlayan, Muhtar, s.155
NÜFUZ TİCARETİ SUÇU
Av. Melis Ünlütepe
Suçun bu unsurunda fail menfaati ya yapacağı aracılık karşılığında yada
kayırmasından dolayı memura verilmek bahanesi ile sağlayabilecektir. Her iki halde de
verilecek ceza aynıdır. Kanunumuzun aksine, 1930 İtalyan Ceza Yasasında (m.346) bu
iki hal birbirinden ayrı düzenlenmiştir. Aracılık karşılığında menfaat sağlanması hali için
bir yıldan beş yıla kadar ağır hapis cezası düzenlenirken, memura verilmek bahanesi
ile menfaat sağlanması hali için iki yıldan altı yıla kadar ağır hapis cezası ile ağır para
cezası kabul edilmiştir. İkinci halin daha ağır cezalandırılmasının sebebi, Devlet
idaresinin itibarının daha çok zedelenmesi ve failin, haksız menfaat sağlayabilmek için
iş sahibi ile pazarlığa girişecek kadar kötü ahlaklı olmasıdır20
.
Suçun oluşabilmesi için öncelikle sözkonusu işin resmi nitelikte bir iş olması
gereklidir. Ancak, aracılık edilmek istenen işin haksız olması gerekmez, kanuna uygun
dahi olsa, cürüm gerçekleşecektir.
3.3 Para veya Sair Menfaat Temini
Fail, yapacağı alacağın karşılığı veya kayırmasından dolayı memura verilmek
bahanesiyle, kendisi veya başkası hesabına para veya sair menfaat almalı, kabul
etmeli veya bunların verilmesine vaad almış olmalıdır. Para veya sair menfaatin, işin
yapılmasından önce veya sonra sağlanması önemli olmadığı gibi cürmün işlenmesinde
ilk teşebbüsün iş sahibi veya fail tarafından yapılmasının da sonuca bir etkisi yoktur21
.
Ancak, çıkar sağlama veya vaad, işin yapılması öncesinde veya sırasında olmalıdır ve
genellikle menfaat iş yapılmadan önce temin edilir. Fakat kendiliğinden yapılmış bir işi,
fail, yaptığı aracılık ile başarılmış göstererek menfaat sağlarsa da maddenin tatbikine
engel yoktur22
.
Suç; para veya sair menfaatin, almak söz konusu ise alındığında, kabul söz
konusu ise kabul edildiğinde, vaad söz konusu ise vaadin kabul olunduğu anda oluşup
tamamlanır23.İtalyan doktrini ve yargıtayı da bu görüştedir. Vaadin alınması yeterlidir,
hatta vaadi veren tutmamak niyetiyle vaad etmiş olsa veya vaadin yerine getirilmesi
imkansız dahi olsa suç tamam olur24
.
Bu menfaatin kendisi için veya başkası için sağlanması önemli değildir. Ancak
bahaneyle yapılmış olması şarttır. Aksi halde rüşvet suçu oluşacaktır25
.
- MANEVİ UNSUR
Genel kast suçun oluşması için yeterlidir. Fakat bu tür suçlarda, failde genel
kasttan başka, özel kastın da bulunması gereklidir. Öyle ki, para veya sair menfaatin,
yapılacak aracılığa karşılık veya memura verilmek bahanesi ile alınmış, kabul edilmiş
veya vaad edilmiş bulunması lazımdır. Failin buradaki rolü, kendisinin Devlet memuru
20 Gözübüyük, A. Pulat. Devlet Memurlarına İntisap İddiasıyla Menfaat Temini, Adalet Dergisi,
Y:1977, S.1-2, s.28
21 Gözübüyük, A. Pulat, s.29.
“para veya sair menfaati almak halinde talebin failden gelmesi, kabul etmek durumunda ise teklifin
ilgili tarafından yapılmış olması gerekir.” (Erman, Sair ve Özek, Çetin, s.475)
22 Erem, Faruk. Devlet İdaresi ve Amme Nizamı Aleyhine Cürümler, Ankara:1959, s.135
23 Malkoç, İsmail ve Güler, Mahmut. Uygulamada Türk Ceza Kanunu Özel Hükümler II, 1. Baskı,
Adil Yayınevi, Ankara, s.2089
24 Kunter, Nurullah, s.401
25 Kara, Şinasi. Devlet İdaresi Aleyhine İşlenen Cürümler ve Memurlar Hakkında Yargılama
Usulleri, 1974, s.187
NÜFUZ TİCARETİ SUÇU
Av. Melis Ünlütepe
gözündeki itibarı olmasa söz konusu işin hiç yapılmayacağı veya iş sahibinin arzusuna
uygun şekilde yapılmayacağı endişesini iş sahibinde uyandırarak menfaat sağlamaktır.
Bunun için de fail, para veya sair menfaati girişeceği işte kullanacağını bahane
edecektir26
.
- SUÇUN ÖZEL GÖRÜLÜŞ ŞEKİLLERİ
5.1 Teşebbüs
Suç, failin, kendisi veya başkası hesabına para veya sair menfaat aldığı, kabul
ettiği veya bunlar vaad edildiği zaman tamam olur. Suça hem eksik hem de tam
teşebbüs mümkündür. Para istemiş ancak bazı nedenlerle kabul edilmemişse, eksik
teşebbüs söz konusu olur. İstenilen para veya sair menfaat kabul edilmiş fakat bazı
sebeplerle alınamamışsa suça tam teşebbüs söz konusudur. Vaad halinde ise vaad
edilmekle suç tamamlanır27
.
5.2 İçtima
Sözü eden memurdan açıkça sözedilmiş ve bu sözetmeler, iletişim ögesini
oluşturacak şekilde gerçekleşmişse memura hakaret veya sövme suçları aynı zamanda
oluşabilir. Bu durumda gerçek içtima hükümleri uygulanır28. Nüfuz ticaretinin aynı
zamanda dolandırıcılık teşkil ettiği hallerde fikri içtima uygulanmakta idi. Ancak yeni
Türk Ceza Kanunu ile suç, dolandırıcılık suçunun özel bir şekli olarak düzenlenmiştir.
5.3 İştirak
Suçun iki tarafı mevcuttur. Bunlardan biri Devlet memuru nezdinde hatırı
sayıldığı veya onlarla ilişkisi bulunduğu iddiasında bulunan ve bu bahaneyle manfaat
sağlamaya kalkışan kimsedir. Diğer taraf ise, işini isteği doğrultusunca yaptırabilmek
için ilk şahsı aracı olarak kullanmak isteyen kimsedir29. Burada zaruri iştirak hali vardır
ve zaruri şeriğin cezalandırılabilmesi için kanunda bunun belirtilmesi gerekmektedir.
Burada ise böyle bir hüküm yoktur.
Zaruri şeriklerin hepsi, aynı suçtan hareket ve netice unsurlarını meydana
getirmek üzere hareket etmişlerse, bu durumda zaruri gerçek iştirak vardır. Hepsi
maddi asli fail olan şerikler hakkında iştirak hükümlerinin tatbiki için, bunun yasada
ayrıca belirtilmesine gerek yoktur. Birden fazla kimsenin vücuduna ihtiyaç gösteren fiil,
bazen ortak netice bakımından değil, fakat bir tekinin fiili dikkate alınarak
sonuçlandırılmıştır. Bu durumda, o suçun işlenebilmesi için gerekli diğer bir kimsenin,
cezalandırılması yada rüşvette olduğu gibi, müstakil suç addedilmesi şeklinde olur.
Kanunda belirtilmedikçe bu kimselerin şerik sayılmasına imkan yoktur. Kanun bu tarz
26 Çağlayan, Muhtar; Kıyak, Fahrettin ve Şenel, Cebbar. Devlet İdaresi Aleyhine CürümlerMemurun Muhakemet Kanunu, Işık Matbaası, Ankara:1960, s.248
27 Yaşar, Osman. Uygulamada ve Öğretide Asliye Ceza Davaları, 1. Baskı, Adil Yayınevi, 1994,
s.386
28 Malkoç, İsmail ve Güler, Mahmut. Uygulamada Türk Ceza Kanunu Özel Hükümler II, 1. Baskı,
Adil Yayınevi, Ankara, s.2090
29 Çağlayan, Muhtar; Kıyak, Fahrettin ve Şenel, Cebbar, s.246
NÜFUZ TİCARETİ SUÇU
Av. Melis Ünlütepe
suçlarda zaruri şerikliğin cezalandırılacağını belirtmemişse, onların cezasız kalmasını
istemiş demektir30
.
Nüfuz ticareti suçu da zaruri iştirak hallerinden biridir. Kanunda iş sahibine
şerik sıfatıyla ceza verileceği düzenlenmediğinden ceza vermeye imkan yoktur.
- AĞIRLATICI SEBEPLER
Nüfuz ticareti suçunda fail, her hangi bir kimse olabilir. Failin Devlet memuru
yahut milletvekili olması halinde ceza arttırılarak verilir. Failin resmi sıfatlı olması
cezayı arttıran bir hal olarak kabul edilmiştir.
Devlet memurlarının ve kamu hizmetinde çalışan bütün görevlilerin
vazifelerini kanunların verdiği yetki ve sorumluluk çerçevesinde iyi niyetle ve
kanunlara tam bir sadakatle yürütmeleri, her türlü idari birimlere hakim olması lazım
gelen bir esas olarak kabul edilmiştir31. Bu esası, idare mekanizması içerisinden bir
Devlet memuru veya milletvekilinin bozması, Devlet idaresinin saygınlığını daha
derinden sarsacağından, bu durum ağırlaştırıcı bir hal olarak kabul edilmiştir. - SUÇUN RÜŞVET SUÇUNDAN FARKI
Nüfuz ticareti ile rüşvet suçu arasında bazı benzerlikler vardır. Rüşvet suçu;
memuriyetine ait bir işten dolayı memurun haksız bir menfaat temin etmesidir. Bu
suçun tamamlanması için memurun, memuriyetine ait işleri ifa ederken, o işi yapmak
veya yapmamak karşılığında iş sahibi veya onun aracısı ile anlaşması gerekmektedir.
Nüfuz ticaretinde ise, fail, gerçekte memurun haber ve bilgisi olmaksızın, fakat onun
ad ve hesabına hareket ediyormuş gibi görünerek, iş sahibinden para veya sair
menfaat teminine kalkışmıştır32. Yani, fail tarafından alınacak para veya sair menfaat,
memura verileceği bahanesi ile değil de gerçekten memura verilmek üzere alınmışsa,
nüfuz ticareti değil rüşvet suçu işlenmiş olur33
.
Para veya sair menfaat memura verilmek bahanesi ile alınmış, kabul edilmiş
veya vaad alınmış ise rüşvet vermeye teşebbüsün oluşup oluşmayacağı tartışılmıştır.
Memurun haberi olmadan rüşvet suçu işlenemeyeceği ve iki kişinin karşılıklı faaliyetini
gerektiren iki taraflı suçlarda diğer tarafın faaliyeti mevcut olmadan teşebbüsten
bahsedilemeyeceğinden bahisle rüşvete teşebbüs cezası verilemeyecektir34
. - MÜEYYİDE
Bir kimsenin kamu görevlileri ile ilişkisi olduğundan veya onlar nezdinde hatırı
sayıldığından bahisle yapacağı aracılığın karşılığında veya himayesinden dolayı
memura verilmek üzere, kendisi veya başkası hesabına para veya sair menfaat alması,
30 Kunter, Nurullah, s.402
31 Başbakanlık Özel Yazıişleri 10.06.1967, 27-230/7779 (Çağlayan, Muhtar, s.973 vd.)
32 Çağlayan, Muhtar, s.157
33 Gözübüyük, A. Pulat, s.28
34 Kunter, Nurullah, s.403
NÜFUZ TİCARETİ SUÇU
Av. Melis Ünlütepe
kabul etmesi veya bunların verilmesine vaad alması iki yıldan yedi yıla kadar hapis ve
beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
Daha önce söz konusu suçun cezası bir seneden beş seneye kadar hapis
cezası ve otuz bin liradan az olmamak üzere sağlanan menfaatin üç misli ağır para
cezası idi. Kanunumuz değişmeden önce, nüfuz ticareti dolandırıcılık suçuna göre daha
hafif cezalandırılmaktaydı. Halbulki nüfuz ticaretinin dolandırıcılığın özel bir şekli
olduğu ve dolandırıcılıktan farklı olarak Devlet otoritesini zedelediği düşünülürse bu
ceza suçla orantısız kalmaktaydı.
Ceza kanunumuzda yapılan isabetli değişikli sonucu, nüfuz ticareti suçu,
dolandırıcılık suçunun nitelikli halleri içerisinde sayılmış ve basit dolandırıcılık suçuna
oranla daha ağır şekilde cezalandırılmıştır.
Suçtan zarar gören memur ile iş sahibi kimse davaya müdahil olarak
katılabileceklerdir, ancak bunlardan iş sahibinin verdiği paranın iadesini talep edip
edemeyeceği tartışmalıdır. Verilen para veya menfaatin kanuna aykırı bir işlem için
verilmiş veya sağlanmış olmasından dolayı BK m.19 ve 20 uyarınca mümkün
olamayacağı ileri sürülmüş ise de, İtalyan Yargıtayı 23.08.1907 tarihinde aksi yönde
karar vermiştir35
.
35 Savaş, Vural ve Mollamahmutoğlu, Sadık
Bu konuda Erem, “nüfuz ticaretinde kullanılmak üzere verilmiş paranın, suçta kullanılan eşyadan
olmasına rağmen müsadere edilmemesi kolayca izah edilemez.”(Erem, faruk. Türk Ceza Kanunu
Şerhi Özel Hükümler II, Seçkin Yayınevi, Ankara:1995, s.1491) demek suretiyle fikrini belirtmiştir.